Cumartesi, Mart 26, 2016

Yeni Oryantaller



Oryantalist hikâye nedir, klişeleri nelerdir, tek tek sayamasak da hepimiz ucundan kıyısından anlatılanlara aşinayızdır. Beyaz Adam, medeniyetten uzak bir diyarda heyecanlı bir serüven yaşar, yerli halkı kurtarır, yanlışı düzeltir, doğruyu öğretir, karizmasıyla herkesi büyüler ve ait olduğu modern dünyaya geri döner. Oryantal hikâye bugün galiba epeyce çehre değiştirdi, ötelendi, o klişelerle tahkiye kurmak pek mümkün görünmüyor. Kısmen nostaljisi, daha çok komedisi yapılabilir sanki. Küresel, bölgesel, iktisadi uçurumlar bitmiş değil ama enformasyon yaygınlaştı, her ne olursa olsun liberter kültür hakimiyetini koruyor, geçmişin emperyal klişeleri aşındırıldı, başkalaştı. Yakınlarda iki yeni grafik roman yayımlandı. İlki, İstanbul’dan Bağdat’a süren bir yolculuğun, yazar Arnon Grunberg’in gezi yazılarından Hanco Kolk’un yaptığı bir uyarlama olan İstanbul’dan Bağdat’a (Alef Kitap). İkincisi, Afganistan’a çizer olarak çalışmaya giden Nicolas Wild’in yaşadıklarını anlattığı Kâbil Disko (Esen Kitap). İki albüm de yeni oryantal edebiyatın izlerini taşıyorlar.

Cesur erkek kahramanın canı pahasına karanlık ve bilinmeyen ülkelere girmesi, yüz yıl önce ne kadar ilgi çekiyorsa, bugün daha sıradan (her şeye gücü yeten erkeklik mitiyle gırgır geçebilen) bir erkeğin büyük siyaset oyunlarını, savaşı, kapitalizmi, fanatizmi eleştirerek gösterdiği seyyahlık aynı ölçüde ilgi çekiyor. Geçmişte muktedir erkek kahramanın yoldaşı ve hempası olan komik karakter, bugünün hikâyelerinin asıl aktörüne dönüşmüş durumda. Bunun iki temel nedeni var. Birincisi, o erkek kahraman sahiciliğini yitirdi, ikincisi sömürgeci arzular her kültürde biteviye eleştiriliyor, arkaik bulunuyor, mizahileştiriliyor. Her şeyden önce Batılı yazar böylesi bir muhalif algının içinde yazıyor artık. Kâbil Disko’da Wild sarsaklığını, saflığını, iyi niyetini, ürkekliğini resmederken her anlamda tahakküm edici siyasete/yaşam tarzına karşıt ideolojik bir tercihte bulunuyor. Grunberg, bir merakın peşinden gidiyor ama kendini büyük bir iddianın temsilcisi gibi görmüyor. Daha sıradan ayrıntılarla geçiştiriyor “günü”, küçük keşiflerde bulunuyor. Kişisel detaylar, otobiyografik nitelikler, siyasi göndermeler, modern olanla olmayanın mukayesesi, eleştirel olduğu kadar kendine dönük bir sarkastiklik hikâyelerin payandaları olarak göze çarpıyor. Yazarlar, neyle suçlanacaklarını bilerek anlatıyorlar anlatacaklarını. Wild, Kâbil’i anlatırken sömürgeci bir iddiaya yaslanmamaya gayret ediyor. Kötü niyetli bir adam olmadığını, kimseye nefretle, hor görerek bakmadığını vurgulamak istiyor. Kâbil’in içinde olduğu zor koşullardan, tekinsiz ve ölümcül hayattan endişelendiğini de gizlemiyor. Grunberg, Türkiye’de ya da Irak’ta karşılaştığı olaylar ya da insanlarla ilgili adamakıllı ciddileşemiyor, annesiyle yaptığı telefon konuşmaları, çevirmeni ve rehberiyle ilgili geçimsizliği daha önemli olabiliyor onun için. Her ikisi de işini yapmaya çalışırken sürüklenen, öğrenmeye ve neşeli kalmaya çalışan birileri gibiler. İkisi de kâbuslar görüyorlar, o kâbuslar hem endişelerini belirginleştiriyor hem de hikâyenin dramatik eksenini koyulaştırıyor. Çünkü her ikisi de bir savaş muhabiri gibi değiller, bize çatışmayı, yaşanan siyasi çekişmeleri veya tarafları anlatmıyorlar. Apolitik ya da anti-politik değiller ama dünya siyasetinde bir zekâ yoksunluğu olduğunu hissettiriyorlar. Grunberg, daha gazeteci gibi davranıyor Wild’e göre. Türkiye’de geçen bölümler, çizgi olarak çok belgeselci olmasa da merak uyandırıcı, küçük dedikodular, küçük yorumlar yapılıyor; nasıl “anlaşıldığımızı” okuyoruz. Halepçe’nin ünlü fotoğrafçısı Ramazan Öztürk’le, Murat Belge’yle konuşuyor ama Grunberg’in ne olup bittiği hakkında pek fikri yok, Wikipedia’ya başvuracak kadar yüzeysel olabiliyor örneğin. Gerçi yüzeysel görünmekle ilgili bir derdi yok, olsaydı Wikipedia’yı yazmazdı. Onun için önemli olan anlamak ve gerçeğe ulaşmak değil zaten; izlenimlerini paylaşıyor bizimle.

Wild, iş için, çizgi roman çizmek için Kâbil’e gidiyor. Başta BM olmak üzere çeşitli uluslararası yardım kuruluşları yerel halkların eğitiminde çizgi romanı yıllardır kullanırlar. Wild de böylesi bir sosyal sorumluluk projesi için kendisi gibi yabancı ülkelerden gelen yazar ve çizerlerle bir ajansta, Kâbil’de çalışmaya başlıyor. Böylelikle çalışanların rutinlerini, dış dünyaya kapalı olan hayatlarını, korkularını betimliyor bize. Adı savaşla, ölümün sıradanlığıyla özdeşleşmiş Kâbil’in yanına eklenmiş Disko ise albümün ironik ağırlığını vurguluyor, alt başlık bunu daha çok komikleştiriyor: “Afganistan’da Kaçırılmamayı Nasıl Başardım?” Modern dünya için Kâbil’e gitmek, ölüme davetiye çıkarmak, yoksunluk içinde yaşamak, hayatını riske etmek, büyük bir maceraya atılmak vs. olarak anlaşılabiliyor. Grunberg, Bağdat’ta gazetecilerle güvenlikçilerin bir arada yaşadığı otel odalarının ruh halini güzel anlatıyor, garip bir dezenformasyon içinde hep tedirgin, hep telefonla konuşuyor. Anlattığı hikâyelerden birinde, lobide buluştuğu kişinin sandığı kişi olmadığını, kandırıldığını ancak ikinci buluşmalarında fark edebiliyor. Bir başkasıyla uzun uzun ve boşuna konuşmuş, şaşırıp kalıyor, güvensizliği ve endişeyi çoğaltan bir deneyim bu. Farklı bir kültürde yapayalnızsın, düşmansın, istilacısın, ne yapsan yabancısın! Yaşadığımız hayatın yalnızlaştırıcı yönünü derinleştiren, dış dünyaya yönelik korkuyu çoğaltan bir hezeyan hatırası çizmiş.

Wild, Grunberg’e göre daha geveze bir anlatıcı, ironik hikâyeciliğini pekiştiren sevimli bir frankofon çizgisi var, öte yandan, Hanco Kolk’a nazaran daha geleneksel kompozisyonlar kuruyor karelerinde. Kolk ise sahiden incelenmesi gereken yenilikçi bir anlatım dili istiflemiş, Grunberg’in anlatısını görsel olarak nasıl daha iyi resmedebilirim, ardışıklığı nasıl daha iyi gösterebilirim’i dert edinmiş ve uğraşmış. Oryantal ağırlıkları nedeniyle iki albümü birlikte okumanın faydası şu: Benzerlikler ilginç, kültürel karşılaşmalar/tanışmalar ilginç. Biri mainstream diğeri avangart duran iki albümün siyaseten doğrucu mesafesi ve ironik kayıtsızlığı (bunu yaparken siyaset konuşması) ayrıca ilginç. Oryantal edebiyatın yeni görünümlerine güzel birer örnekler.

Radikal Kitap, 25.3.2016

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails