Salı, Mart 27, 2018

Neden Oğuz Aral benzeri çizer çoktu?


Çizgi roman kültürü ne zaman ve nasıl başlıyor?  
Çizgi roman, temelde gazetelerde gelişen bir anlatım aracı, gazetelerin okur yazar olmayan ya da kitlenin yazı yoğun sayfalara ilgi göstermediğini fark eden gazete patronlarının teşvikiyle ortaya çıkmıştır. Bol resimli az resimli hikayelere yönelik ilgiyi kullanan gazeteler birbirleriyle rekabet ederek türün gelişmesini sağlamışlardır. 19.Yüzyıl sonları diyebiliriz, tüm dünyada yaygınlık kazanması II.Dünya savaşı sonrasıdır.

Bu yayınları en çok benimseyen ülkeler olarak ABD, Fransa/Belçika, İtaly ve Japonya öne çıkıyor. Bunun belli sebepleri var mı? 
Öncelikle bu ülkelerde gelişkin bir basın endüstrisi var, bunu hatırda tutalım. Tüm dünya çizgi romanını etkileyen Amerikan üretimleri buralarda büyük yaygınlık göstermiştir. Ülke çizgi romanlarının tarihlerine bakıldığında her yerde Amerikan  tarzı üretimlerin taklit edildiğini görüyoruz. Üretimlerin maddi karşılığını yüksek teliflerle verebilirseniz üretimi de teşvik edersiniz. Bu ülkelerde çizgi roman sanatı ticari ölçülerle artmış, taklitten sıyrılıp sanatsal ve estetik biçimlerde gelişmiştir. Bizde Gırgır neden çok üretici çıkardı, o dönem iki yüz elli bin satan dergiler vardı ve bunun büyük bir maddi getirisi oluyordu. Para olunca yeni çizerler çıkıyordu. 

Sizin en sevdiğiniz ekol hangisi? 
Ben hikayeyle ilgilenirim, ekol tartışması daha çok fanlar arasında gelişir. İyi hikayeyse okurum… 

Çizgi romanlar, en az düzyazı kadar net ve güçlü toplumsal portreler çizebiliyor. Çizgi romanların, derdini anlatırken düzyazıya kıyasla en büyük avantajları neler? 
Çizgi romanlar söz sanatlarını kullanmakla birlikte asıl olarak görselliğiyle öne çıkarlar. Çizgi romanın edebiyatla kıyaslanmasını doğru bulmuyorum, ona göre avantajları ve dezavantajları var. İyi hikaye zaten kendini gösterir, hangi mecrada nasıl kullanılırsa kullanılsın hemen sizi sarıverir. Görsellik başlı başına bir avantaj olamaz, mutlaka etkilidir ama bunu edebiyatla kıyaslamanın artık anlamlı olmadığını düşünüyorum. Edebiyatın da çizgi romanın da gerilediği, güç kaybettiği bir çağda yaşıyoruz ama her ikisi de hala sağlam hikayeler anlatabiliyor, buna baksak ve bu tür özcü savunmaları bir kenara bıraksak daha iyi olur. 

Özellikle ABD’de süper kahramanlarla çizgi romanlar iç içe geçiyor. Bunun sosyal ve politik sebepleri neler? İlk süper kahramanların Büyük Buhran ve 2. Dünya Savaşı sırasında çıkması ne anlama geliyor? 
Amerikalılar, otuzlu yıllarda suç oranının çok arttığını, adaletin suç şebekeleriyle başa çıkamadığını, bu yüzden de her şeye gücü yeten yenilmez kahramanların öne çıktığını iddia ediyorlar. Telafi etmek, açık kapatmak, üstünü örtmek gibi bir şey. Ben çok da tasarlanmış gibi olmuyabilir diyeceğim. Süpermen ilginç bir fikre dayanıyor. Beklenmedik biçimde çok satınca rakip firmalar benzerlerini yaratıyorlar, bir anda birbirine benzeyen ve yenilik getiren kahramanlar çıkıyor. Bu çokluğu ve bir üslubu, piyasa belirliyor. Çizgi roman deyince siz bunu anlıyorsunuz. Herkes bu piyasa beklentisine göre yazıp çiziyor. Şunu demek istiyorum, toplumda böyle bir beklenti oluştu ve süper kahramanlar buna denk düştü demek yanlış değil ama satan bir şeyin tekrar tekrar satılıp üretildiği bir piyasa ekonomisini de hesap etmeliyiz. Neden Oğuz Aral benzeri çizer çoktu, o çizgi satıyordu da ondan… 

Captain America’daki sembolizmi nasıl okuyabiliriz? ABD’nin adını, renklerini, bayrağını taşıyan, 2. Dünya Savaşı’nın en kritik yıllarında ortaya çıkan, silahı değil, sadece kalkanı olan ve ilk bölümünde Berlin’e gidip Hitler’e yumruk atan bir karakter. ABD’nin kendi hakkındaki algısını çizgi romanlar üzerinden nasıl okuyabiliriz? 
Bu tür üretimler yerel piyasaya yöneliktir ve ister istemez milliyetçidir. Hemen her ülkenin milliyetçi kahramanları vardır. Kaptan Amerika, Amerika dışında ticari başarı kazanabilmiş bir örnek değildir. O sebeple Amerikan imgesini onun üzerinden tartışmayı çok anlamlı bulmuyorum. 

Süper kahramanların fazla üzerinde durulmayan alter-egoları hakkında neler söyleyebiliriz? İhtiyaçtan ortaya çıkan “önemsiz” karakterler mi yoksa o kılığa girmenin, fark edilmemeye yettiği ince bir toplum eleştirisi mi? 
Çocuk zekasına hitap eden bir espri var burada. Masallardaki en zayıf karakterin devi yenmesi gibi burada da bir tezatlık var. Alter ego hakkında Amerikan mizahı o kadar çok konuşur ki Mad dergisi yarım asırdır bunun esprisini yapıyor. 

Her geçen gün yenileri çıkan sinema uyarlamaları hakkında ne düşünüyorsunuz? En beğendiğiniz ve en zayıf bulduklarınız hangileri? 
Ticari başarı kazandıkları için yenileri çekiliyor, genel olarak mainstream nitelilikler ve bu anlamda iyi birer piyasa filmiler diyebilirim. Büyük beklentiyle seyretmiyorum 

Türk çizgi romancılığının karakteristik öğeleri neler? İstanbul’da geçen çizgi romanlardan en dikkat çekici olanlar hangileri? 
 Bizde undergorund eğilimli ve komik çizgili bir anlatım tarzı hakim oldu hep. İstanbul, bütün hikayelerin geçtiği yer olarak kendini vareden bir metropol. İstanbul’da geçmeyen çizgi roman sayısı çok az. Türkiye’de hayat İstanbul üzerinden akıyor. İstanbul dışında her yer taşra ve bu durum çok belirleyici. Bugün mizah dergileri orta üst sınıf, okur yazar genç bir okura hitap ediyor, üretimler de onların dünyalarına yakın biçimde gelişiyor. 

--Röportaj Timeout İstanbul Ağustos 2012'de çıktı. Onur Uygun soruları sordu. Çatık kaşlı adamın fotoğrafını Evren Özesen çekti.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails