Cumartesi, Haziran 19, 2010

Kostümlere Devlet Karışırsa...


İki yıl kadar oluyor, oğlum parkta sağa sola koşuştururken birdenbire bir şey hatırlamış gibi durdu, tuhaf biçimde yere diz çöktü, yumrukları sıkılıydı ve yüzü de hayli gergindi. Her ebeveynin yapacağı gibi telaşlanarak ama telaşlandığımı gizleyerek yanına seyirttim. Gözlerini kısarak “Baba ağ atamıyorum” dedi. Üç buçuk yaşında, hayatında ne bir Örümcek Adam filmi seyretmiş ne de çizgi romanını görmüş bir çocuktu ama bir kahramanı böylesi ontolojik bir sorunla birlikte “sahneleyebilecek” kadar onunla özdeşleşebiliyordu. Kreşteki diğer çocuklar Örümcek Adam ile Spiderman’ı ayrı kahramanlar sansalar da oynuyorlardı işte, onlardan öğrenmişti. Amerikan çizgi romanları, aşağı yukarı bir on yıldır filmleri ve oyuncaklarıyla dolaşıma giriyor ve geçmişte olmadığı ölçüde bilinip konuşuluyorlar. Oysa bizde Amerikan çizgi romanları-süper kahramanlar ticari olarak başarılı değillerdir; yan ürünleriyle değil hikâyeleriyle varolmak durumunda kaldıkları dönemlerde hep az satan, kısa ömürlü yayınlar olmuşlardır. Bugün kitap-dergi satışı olarak çok farklı bir durumda değiller ama farklı bir pazarlamanın neticesinde daha fazla biliniyorlar, hayatın içindeler. Aslına bakılırsa, Amerika’da da benzer bir sorunla karşı karşıyalar. Oradaki dergi satışları, yan ürünlerle kıyaslandığında oran olarak giderek küçülüyor. Öyle ki çizgi romanlar, oyuncakların (ve filmlerin) bir yan ürününe dönüştü neredeyse.

Birkaç yıl önce ünlü çizgi roman yayınevi Marvel Comics, ilgi çekici bir hamle yaparak, portfolyosunda yer alan hemen her süper kahramanın bir biçimde dâhil olduğu hayali bir iç savaş hikâyesi anlatmaya başladı (2006-2007). Kahramanlar, Demir Adam ve Kaptan Amerika’nın önderlik ettiği iki ayrı kesime ayrılarak birbirleriyle kıyasıya savaşıyorlardı. Kanun koyuculuk ile kanun koruyuculuk arasında salınmak, kanunsuzlukla suçlanmak, kimliklerini gizlemek zorunda kalmak süper kahraman evreninin klişelerindendir. İç Savaş serisi, bu gerilimi kahramanlar arası ilişkilere taşıyarak durumu katmerlendiriyordu. Yanlış anlamalar, gizlenen sırlar, geçmişten gelen husumetler ve bitimsiz rekabet yüzünden kahramanlar geçinemiyor, okuru taraf olmaya zorluyordu. Dizinin sloganı “kimin tarafındasın?”dı. Diğer yandan hikâye, önemli kahramanların kendi dizilerinde ayrıca geliştirildiğinden iç içe geçen ve karışan, bağımsız ve bir arada süren farklı gelişmeler aktarılıyordu. Hoz Comics bu dizinin iki ayrı albümünü, İç Savaş ve Spiderman Evdeki Savaş’ı yayınlamış. Birinde İç Savaş’ın aktörlerinden biri olan Örümcek Adam’ın kameralar önünde gerçek kimliğini açıklayarak yasadan yana tavır koyması diğerinde açığa çıkan kimliği yüzünden başına gelenler resmediliyor. Takip edilmeyi güçleştiren bir dergi silsilesiyle sunulmuş bu hikâye evreninin ne kadarının Türkçeye çevrileceğini bilmiyorum ama Amerika’da çok sayıda özel sayı ve albüm çıktığını söyleyebilirim.

Kuzey Amerikalılar için süper kahramanlar, popüler kültürlerinin hayati bir parçası, milli kahramanları veya nostaljik-mazilerine dokunan bir fenomen olarak tanımlanabilir. Suçlularla ve kötülükle savaşan tanrı-kahraman arketipini sevdikleri, siyasi ve kültürel olarak onları irdelemekten, gerekirse yeniden yorumlamaktan haz aldıkları da söylenebilir. Çıkış dönemlerine bakıldığında, Büyük Bunalım yıllarının tedirginliğine, polis ve adalete ilişkin hayal kırıklıklarına karşı restorasyon niyetiyle kullanıldıkları anlaşılıyor. Uygulanamayan yasalar, güçsüz siyasi ve idari otoriteler, cezalandırılamayan suçlular, yozlaşan ahlak, huzursuz bir toplum, mülkiyetin korunamaması, kaotik bir bürokrasi vs. Tam bu noktada ortaya çıkan ve muğlâk bir adalet söylemi içinde suçluları cezalandıran süper kahramanlar…

Ekseriyetle ailelerini yitirmiş, bir intikam tutkusuyla bu uğraşa girmişlerdir. Özgüvenlidirler, sıra dışı özellikleri nedeniyle toplumdan ayrılmakta, bu ayrımı belirginleştirmek içinse kostüm giymektedirler. Adalet anlayışları farklıdır, hukukla mutlaka çelişen yargılara sahiptirler. Bu mütereddit ruh hali onları bağımsız kılmakta, suçluları yakalayarak suçla karışan “masumluklarını” legalize etmektedirler. Hepsinin gizli bir kimliği, insan olarak yaşadığı dünyevi dertleri vardır. Bilimle ilişkilidirler, ya kendileri bilim adamıdır ya da çevrelerinde bilimle uğraşan yandaşları vardır. Söz konusu bilim, sözde teknik jargonuna rağmen Büyücü Merlin’in sihirlerinden farksızdır. Kostümleri üniformalarıdır, yüzlerini saklamaya özel bir önem vermektedirler.

İç Savaş, iş bu süper adamlardan oluşan bir kalabalığın kavgasını anlatıyor. Hikâyeye göre bir gün öyle bir noktaya geliniyor ki iş şirazesinden çıkıyor ve tüm süper kahramanlar devlet tarafından kimliklerini açıklamaya, kayıt altına girmeye zorlanıyor. Böylesi bir şarta, ilk uyması beklenen Kaptan Amerika’nın itiraz etmesi, hikâyeye Amerikan ölçüleri içinde siyasi bir yön katmış. Kaptan Amerika’nın öne çıkartılması tahmin edilebileceği gibi ticari bir tercih. İlgisizlikle unutulmaya yüz tutmuş, düz ve çelişkisiz bir kahramanı hem başkalaştırıp hem de ölümüyle (!) sonuçlanacak bir hikâye içinde göstermek ister istemez İç Savaş’ı konuşulur kılıyor.

Anaakım Amerikan çizgi romanının tipik narsistik anlatılarından birini-iyi bir örneğini, endüstrinin önemli şirketlerinden Marvel’in neredeyse her şeyini ortaya koyduğu iddialı bir yapımını okumak isterseniz, İç Savaş külliyatı mutlaka ilginizi çekecektir.

Radikal Kitap, 18.6.2010

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails