Cumartesi, Temmuz 26, 2008

Fırka Namındaki Veledizinasına....

Arif Oruç'un kurduğu partiye yönelik Akbaba eleştirisi. Dergi, Arif Oruç'un kurduğu partiyi "veledizina" biçiminde tanımlamayı tercih etmiş. Şeytanı andıran çocuğun sarıldığı gazete Arif Oruç'ın çıkardığı Yarın. Üst başlık şöyle yazılmış: "Arif Oruç Fırka namındaki veledizinasına Lider arıyor". Ebe ile Arif Oruç doğum sonrasında şöyle konuşturulmuşlar:

Ebe- Gözünüz aydın doğdu
Arif Oruç- Ah, şimdi bunu babalığa kabuledecek fedakar bir baba bulabilsek

Akbaba, 2 Temmuz 1931

Çarşamba, Temmuz 23, 2008

Kesenin Dibine

Bu karikatürü ilk gördüğümde bayılmıştım. Serbest Fırka aleyhine çizilmiş, Yusuf Ziya Ortaç mutad pragmatizmi nedeniyle o dönemki muhalefetinin yanlışlığını yıllar sonra itiraf edecektir. Elbette ne zaman? Demokrat Parti zamanında!!

Karikatürün lejandı şöyle
İngiliz- Defol Kahpe… Az daha evimi, barkımı yıkacak, kesemin dibine darı ekecektin
Liberalizm- Ah benim sevgili Fethiciğim, artık dünyada senden başka aşığım kalmadı!

Akbaba, 8 Ekim 1931

Serbest Fırka ve Fethi Okyar'ın, daha işin başında neyle suçlandıklarını gösteren, İktidar yanlısı basının yaklaşımlarını özetleyen bir karikatür, gerçekten önemli ve iyi bir özet.

Salı, Temmuz 15, 2008

Sol Tarih Yazımında Romantizm: Esat Adil'e Bakarken...

(...) Türkiye’de sol tarih hakkında yazmak gerçekten kolay değil. Örneğin büyük kütüphanelerden birinde Esat Adil’in yazı yazdığı yayınların herhangi birinin tam koleksiyonunu bulabilmenin imkânı yok. Kütüphanecilerimiz vakt-i zamanında komünist ve İslamcı saydıkları ya da popüler buldukları yayınları yok saymak için oldukça cevval davranmış, depolardan “uçurmuşlar”, öyle anlaşılıyor. Pek çok yayın kataloglarda bile yer almıyor. Böyle bir yokluk karşısında araştırma yapmak ise kat be kat güçleşiyor. Öyle ki Esat Adil’in Gerçek gazetesi külliyatının Türkiye’de beş kişide olduğunu sanmıyorum. Hal bu olunca Esat Adil’in ne yazdığını okumak bile imkânsızlaşıyor. Bu denli basit bir okuma eylemi yapılamayınca unutulmak da bilinmemek de kolaylaşıyor. İşin bir başka yönü yok değil elbet, bu yayınlar az basılıyor ve az satıyorlar. Soğuk savaş koşullarında polisiye bir ilgiyle değerlendirildikleri için bu yayınları satın almak dahi suç oluyor çünkü. Hükümet politikalarının Türkiye’deki sol muhalefeti abartmak yönünde bir tercihi olunca bu azınlık olma hali farklı bir popülerliğe dönüşüyor. Çoğunlukla kamuya kapatılan davalarda yargılanan ve ceza alan (devletin adlandırmasıyla) komünistlerin hangi yazılarından dolayı ceza aldıklarına dair bir merak oluşuyor ister istemez. En azından dönemle ilgilenen araştırmacılar bu yazılara ulaşıp değerlendirmeye çalışıyorlar (...) [Birikim, Haziran-Temmuz 2008 sayısındaki aynı başlıklı yazıdan bölüm].
Related Posts with Thumbnails